Sevgili Biyoenerji Dostları
Türkiye Biyoenerji Derneği’nin kurulmasının bir parçası olduğum için çok mutluyum. Dünya Biyoenerji Birliği’nin Yönetim Kurulu üyesi olarak, Türkiye’deki Biyoenerji Hareketinin tüm paydaşlarını, Türkiye Biyoenerji Derneği’nin kurulması amacıyla bir araya gelmeye davet ettim. Bu sürecin sonunda BIYODER’i resmi olarak kurduk ve ilk yasal Yıllık Toplantımızı gerçekleştirdik. BIYODER’in Yönetim Kurulu, bu alanda çok deneyimli kişilerden meydana geliyor. BIYODER’in kurulması, eski bir hayali gerçeğe dönüştürdü.
Biyoenerji, güneşin hediyelerinden biridir. Güneşin sağladığı enerjinin bir bölümü fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye dönüşür ve bitkilerde depolanır. Büyük şehirlerde kirli sokakların ve gökdelenlerin arasında kaybolmadığımız ve pencerelerimizden güneşi görebildiğimiz zamanlarda, insanlığa sağladığı yaşam alanını fark edip, onu takdir edebiliyoruz.
Güneş, yeryüzünün battaniyesi işlevini gören sera gazıyla beraber atmosferin ortalama sıcaklığının yaklaşık 16 derece olmasını sağlar ve insanoğluna herhangi bir maliyeti olmadan işlevini yerine getirerek bu sıcaklığı korur. Yeryüzünde bugüne kadar geliştirilen diğer yaygın uygulamaların aksine, güneş ve yenilenebilir enerji kaynakları özelleştirilemez, bazı kişilerin veya şirketlerin özel mülkiyeti haline getirelemez. Bunlar müşterek mülklerdir. Bu nedenle de güneşi ve onun ürünlerini, küresel enerji sorunlarının çözümüne dair kalıcı bir ilk adım olarak kullanabiliriz.
Yeryüzündeki her insan, bitki veya hayvan, güneşin ısısından ve ışığından eşit derecede faydalanabilir. Güneşin ısısı ve ışığı yeryüzündeki her yere ulaştığı için, aynı zamanda insanların, büyük kömür, nükleer ve doğal gaz tesislerinin kontrolünü elinde tutan merkezi otoriteden özgürleşmesinden de bahsedebiliriz. Güneşin üçüncü ve en önemli özelliği ise insanoğlunun güneşin ısısını ve ışığını savaşmadan veya birbirini öldürmeden kullanabilmesidir.
Özet olarak, güneşin ve yenilenebilir enerjinin, yeryüzündeki eşitlik, adalet, özgürlük ve barış anlamına geldiğini söyleyebiliriz
Yenilenebilir enerji kaynakları önceden de vardı, bugün de var ve güneş bize veda etmediği sürece gelecekte de var olacak.
Bir enerji seçeneğini, bir çözüm haline getiren üç temel kriter vardır: Kaynak mevcut olmalı, bu kaynağı elektriğe dönüştürecek ve ısı elde edecek teknoloji piyasada ticari olarak var olmalı ve karar vericiler çözüm tarafında olmalı.
1850’lerde Endüstri Devrimi ile başlayarak, ilk endüstrileşen ülkeler kömürü, petrolü, nükleer silah yapım tesislerinin nükleer atıklarından elde edilen ısıyı ve doğal gazı kullandı ve sonuçta sağlıksız, kirli ve barışçıl olmayan bir gezegen ortaya çıktı.
Bugün sizin de çabalarınızın katkısıyla, eksik olan yenilenebilir enerji teknolojileri piyasada herhangi bir fosil veya nükleer alternatiften daha ucuza bulunabiliyor.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları, rüzgarın kinetik enerjisi, biyokütlenin kimyasal enerjisi, suyun potansiyel enerjisi, jeotermal kaynakların ısı enerjisi ve güneşin ısısı ve ışığı olarak her zaman var olacaklar.
Bugün teknoloji de mevcut olduğuna göre, hepimiz, dünyadaki toplumların tüm paydaşları, çözüm tarafındaki yerimizi alarak bu geçişteki kendi rolümüzü gerçekleştirmeliyiz.
Çözüm, % 100 yenilenebilir enerji olmalıdır çünkü sorunu gerçekten çözmek ve çözüm tarafında hareket etmek istiyorsak, yeni sorunlar yaratılmasına izin veremeyiz.
Biyoenerjinin, küresel çapta %100 yenilenebilir enerjiye ulaşma hedefindeki rolü çok önemlidir.
Dünya Biyoenerji Birliği ile çalışmalarımıza devam ediyor ve küresel boyutta %100 yenilenebilir enerjiye geçişe katkılarımızı sürdürüyoruz.
Sizi de BIYODER’in üyesi olarak görmeyi isteriz. Sizin katılımınız olmadan, enerjisini topluma ait enerjiden alan bir Türkiye’de, bir yenilenebilir enerji toplumu kurmanın çok daha uzun zaman alacağına inanıyoruz.
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar
Türkiye Biyoenerji Derneği
Başkan